Dönüşüm Haberleri Ağustos 2014 Basılabilir versiyonu indirin Biliyorum ki gezegenin pek çok yerinde süren şiddeti ve iklimsel olaylardan etkilenen yaşamları gördükçe kalplerimiz de oralara uzanıyor. Kalplerimizi birleştirmeye ve sevgi ve ışık yaymaya devam ederken, çekilen acı ve zayıflığa odaklanmak yerine etkilenen yaşamlardaki ruhsal gücü algılamayı sürdürüyoruz. A Fall to Grace adlı kitabımın okuyucularının ısrarı üzerine, bu kitabın devamı olarak bir öykü yaratıyorum. Ve bu süreç benim için çok ilginç ve birşeyleri açığa çıkarıcı oldu. Çalışmakta olduğum şeyin bir bölümünün kendi yaşamlarınız üzerinde düşünmek için sizde istek uyandırabileceğini düşünüyorum. A Fall to Grace vizyoner bir roman. Kitap kendi hayatımdaki olaylar, rüyalar ve yolculukları temel alıyor. Buna tek istisna kitabın başlangıcında, ana karakter olan C Alexandra’nın kanserli bir tümörün alınması için ameliyatta olduğu sahne. Grip olmuştum ve çok yüksek ateşim vardı. Rüyayı gördüğümde yatağımda uyuyor ve iyileşmeye çalışıyordum. Rüyamda, uzun beyaz saçlı ve çelik grisi gözlü bir adam belirdi ve öyküye nasıl başlamam gerektiğini anlattı. Sonra kalkmamı ve kitabı yazmaya başlamamı söyledi. Rüyamda onunla tartıştım ve itiraz ettim. Ona hasta olduğumu söyledim. Israrlıydı ve bana kalkıp yazmamı söylemeye devam etti.Sonunda kendimi derin uykudan uyandırdım ve kalktım, biraz kağıt aldım ve kitabın ilk sayfasını yazdım. Bana kitaba C Alexandra’nın ameliyatı ile başlamamı söyleyen rüyadaki bu ruhtu. Aslında hiç ameliyat ya da kanser olmadım. Ama yine de yazdım. İlk 3 sayfayı yazmamı takip eden 5 yıl boyunca hikayenin kalanı ortaya çıkmadı. Belli ki içimde birşeyler büyüyordu ve kitabın kalanının ortaya çıkması için beklemem gerekliydi.Kitabın devamı için söz vermiştim ve o sözü yerine etirmedim. Sözlerini yerine getiren biri olarak, bu bana uyan bir şey değil. Aynı zamanda kitabın devamını da zorlayamam. Hikaye uygun zamanda anlatılacak.Devam kitabı için içimden gelenleri yazmak için henüz “kalemi kağıda değdirmedim.” Fakat kafamda karakterleri ve öyküyü aktif olarak geliştiriyorum. A Fall to Grace’in aksine, devam kitabı benim hayatımı temel almayacak. Başka bir gerçeklik boyutunda yaşayan C Alexandra hakkında tamamen bir kurgu olacak.Hikaye ve karakterleri bayağı geliştirmiş durumdayım. Aslında Sounds True ve Inner Traditions tarafından 2015’te yayınlanacak iki kitabın yayına hazırlama sürecini tamamlamayı bekliyorum. İçimde derinlerden akan hikayeyi yazmak için sadece biraz zamana ihtiyacım var.Çok ilginç bulduğum ve paylaşmak istediğim şey şu: C Alexandra’nın diğer boyuttaki hayatı hakkında hayal kurarken bazen kendimi geriye doğru bir adım atmış, yarattığım bir karakteri veya kitaptaki bir olayın hangi yönde geliştiğini sorgular buluyorum. Kendimi C’nin hayatına büyük acı getirmek üzere olan ve muhtemelen onun kalbini kıracak bir karakteri yaratırken bulabiliyorum. Ve o zaman da durup kendime sorular soruyorum, “Bu senaryoyu sürdürmeyi gerçekten istiyor musun? Şimdi C’nin hayatına böylesine karanlık bir karakteri sokmak istediğine emin misin? Ve hikayeyi sürdürürsen, bunların C’nin dünyasında gerçekleşmesini istediğine emin misin?”Tekrar düşünüyorum. C’nin yaşamın sevinçlerini deneyimlediği bir hayatı yaşamasını istiyorum. Aynı zamanda da yaşamın zorlukları ve inisiyasyonları ile gelen derin dersleri deneyimlemesini de istiyorum. Bu yüzden zorlukları C’nin yolundan kaldırmaya çalışmıyorum.Fakat bazen hikayenin gidişi öyle yoğunlaşıyor ki kalbimin bu hikayenin devam etmesini istemediğimi söyleyecek kadar acıdığını hissediyorum. Ve o karakteri ve olayları kafamdan siliyorum. Kitaba öylesine yoğunlaşmış durumdayım ki yarattığım hikaye ve karakterler son derece gerçek hale geldiler. C Alexandra’nın rüyası ve hayatına gerçekten giriyor ve orada yer alıyor gibiyim. Bu, yaşamayı istediğiniz rüyayı yaratma hakkında sizinle paylaşmış olduğum anahtar adımlardan biri. Bu bizi Haziran ayı Dönüşüm Haberleri’nde senaryoyu yırtmak ile ilgili olarak yazdıklarıma geri götürüyor.Çünkü zamanın başlangıcından beri şamanlar ve mistikler bu dünyanın rüya olduğunu öğretirler. Şimdi bir adım geri gidip şunları derinlemesine düşünmenin zamanıdır:- Olay örgünüzdeki belirli karakter, olay ve durumları neden yarattınız? Hayatınızdaki her olayın anlamı vardır. Onu neden çağırdınız?- Yaşamınızdaki olaylardan ne öğrendiniz? Ve hikayenizin yönünü, içindeki karakterleri ve sonucu nasıl değiştirmek isterdiniz?- Gündüz düşlerinizle yaratmış olduğunuz hayat öykünüzün gücünü düşünerek, düşleyerek var ettiğiniz senaryo ve karakterleri nasıl değiştirirdiniz?“Shamanic Visioning: Connecting with Spirit to Transform Your Inner and Outer Worlds”de paylaştığım egzersizlerden biri şu: Sounds True tarafından 2015’ye yayınlanacak olan Walking in Light kitabımda da bunu paylaştım.Eğer şamanik yolculuk yapmayı biliyorsanız, bu çok etkili bir yolculuk. Fakat bunu bir meditasyon olarak da yapabilirsiniz.Olağan yaşamınızın dikkat dağıtıcı unsurlarını geride bırakmak için hazırlık çalışmanızı yapın. Yürüyüş yapabilir ve zihninizi temizleyebilirsiniz. Ya da egosal düşüncelerinizi ortadan kaldırmak ve ruhun sevgisine kendinizi açmak için dans edebilir, şarkı söyleyebilir ya da meditasyon yapabilirsiniz.Şamanik ritm eşliğinde gizli alemlere yolculuk yapın. Niyetinizin ve imajinasyonunuzun sizi Düşler Ülkesine götürmesine izin verin. Oraya vardığınızda Gündüz Düşlerinin Üstadı ile görüşmek istediğinizi belirtin.Kendisinden, gün boyunca kurduğunuz hayallerin şu anda yaşamakta olduğunuz hayatı nasıl yarattığını göstermesini rica edin. Yaşamınızdaki karakterleri inceleyin. Gündüz düşleriniz ile yaratılan senaryo ve olayları öğrenin. Gündüz düşlerinizi ve böylelikle de yaşam öykünüzü nasıl değiştirebileceğiniz konusunda rehberlik isteyin. Kendinize anlattığınız hikayenin, yaşadığınız hayat olarak size döndüğünü anımsayın.Neville şöyle der “Tüm dünya sizin dışa vurumunuzdur.”Florence Scovel Shinn “Yaratım bizden gelir, bize gelmez” demiştir.Yazgımızın, aynen yaratıcımız gibi ruhu şekilde tecelli ettirmek olduğuna gerçekten inanıyorum. Ve yaşamımız da bunu yapmayı öğrendiğimiz bir süreç. Otomatik biçimde devam edebilir ve düşünce ve sözcüklerimizin forma dönüşen görünmez enerjiler oldukları olgusuna farkındalığımızı kaybedebiliriz.Daha önce de yazmış olduğum gibi, beslediğimiz büyür. Ve sizden sürekli içsel bahçenize hangi tohumları ektiğinizi incelemenizi isteye geldim.Gündüz düşleriniz ve düşleyerek var ettikleriniz hakkında derinlemesine düşünerek, bu öğrendiklerinizi daha derin bir düzeye taşıyın.Yapmanızı istediğim tüm spiritüel çalışmaları kendim de yaptığım için, bu egzersizin pek kolay olmadığının farkındayım. Gündüz düşlerinizin hayatınızdaki etkisi hakkında bilinçli olmak kolay bir konu değil. Ayrıca, belirli insan ya da olayların hayatınızda neden karşınıza çıktıkları da daima net olmayabilir. Önerdiğim egzersizi söylemesi yapmaktan kolay.Fakat hayatınızdaki basit birşeyi anlamanıza yardım edecek ufacık bir ipucu bile bulabilirseniz, bu iyi bir başlangıçtır. Tüm yaşam senaryonuza bakmaya çalışmayın. Açık olun ve yaşamınıza girmiş olan bir insan ya da olayın size nasıl kıymetli bir ders vermiş olduğu konusundaki noktaları birleştirmeye çalışın. Ve yaşamınızda senaryoyu değiştirmeye yarayacak küçük bir değişiklik yapıp yapamayacağınız konusunda derinlemesine düşünün. Kolektif rüyanın ivmelendiğini hissediyorum. Tüm yaşam, açgözlülük, nefret ve hakimiyet kurma temelli davranışlardan derinlemesine etkileniyor. Kolektif rüya son derece yoğun ve somut. Ve elbette spiritüel öğretilerden yola çıkarak, kolektif rüya bizim kişisel rüyamız. Ve senaryomuza yaptığımız her küçük değişiklikle onu yeniden yazıyoruz ve şu an geçerli olan rüyayı değiştirmek için yaptığımız her katkı çok değerli.Mektuplarım postanedeki bir posta kutusuna geliyor. Ve postaneye gidip mektuplarımı almak günlük rutinimin bir parçası. Postaneye gelen insanlar farklı bilinç durumlarında oluyorlar. İnsanların kızgın, sinirli, öfkeli, üzgün, acele içinde ve bazılarının da huzurla bu alana girdiklerini görüyorum. Mektuplarımı aldığım sırada bir yabancı ile sohbete başlamak benim için olağan dışı bir durum değil. Bir gün, postanede pencerenin yanında bir yerde mektuplarıma bakıyordum. Yanımda durmuş mektuplarını okuyan bir adam vardı. Onunla dostça sohbet etmeye başladım. Bunu yaparken, gözlerinin az da olsa parlamaya başladığını görebiliyordum. Oysa biraz önce çok ciddi görünüyordu.Mektubumu okumayı bitirdiğimde bu adama hoşçakal dedim. Gözlerimin içine bakarak bana “günümü aydınlattığınız için teşekkür ederim” dedi.Söylediklerinin gerisindeki enerji o derece samimiydi ki sözlerinin bende zaman zaman yankılandığını duyabiliyorum.Varlığımızla diğerlerinin enerjisini değiştirebiliriz ve bir kişinin o gün görmekte olduğu rüyayı değiştirmesine de yardımcı olabiliriz. Bir başkasının dünyasını aydınlatarak, onun rüyasına sevgi ve ışığı götürebiliriz.Dolunay 10 Ağustos’ta. Haydi enerjilerimizi kolektif rüyayı sevgi, ışık, barış ve uyum ile dolu bir rüya olarak yeniden yazmak için biraraya getirelim. Bunu, yeryüzünün içi ve çevresinde insanlardan oluşan bir ışık ağı yaratarak yapıyoruz. Bunu, yeni bir dünyayı düşleyerek var etmek için kalplerimizi ve ilahi ışıklarımızı birleştirerek yapıyoruz.Eğer Dönüşüm Haberleri’ni okumaya yeni başladıysanız dolunay seremonimizin detayları için ana sayfadan “İnsanlardan Oluşan Bir Işık Ağı Yaratmak” başlıklı yazıyı okuyunuz. Copyright 2014 Sandra Ingerman. All rights reserved.
|
|